Sinirliot
çeşitlerinden , dar yapraklı sinirliot
(Plantago
Lanceolata) ve geniş yapraklı sinirliot
(Plantago Major,
Plantago asiatica) aynı etkilere sahiptir ve
aynı biçimde kullanılırlar. Her ikisi de kır yollarında, çimenli tarla kıyılarında, nemli arazilerde, bahçe ve
parkların çimleri arasında, pratik olarak dünyanın her bölgesinde
yetişir. Yöresel olarak, "sinirli yaprak", "bağa
yaprağı"
ve "ateş yaprağı" diye de tanınırlar. Müsilaj,
acı maddeler, flavonlar,
silisik asit
ve aucubin
glikoziti başlıca
etken maddeleridir. Bitkinin antibiyotik etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Sinirliot genellikle
solunum organları hastalıklarında kullanılmaktadır. Özellikle, balgamlanma, öksürük, boğmaca, akciğer astımı ve
akciğer tüberkülozunda etkilidir. Sinirliot cinslerinin tümü, kök, sap,
yapraklar, çiçekler ve tohumlar olmak üzere kullanılır. Başka hiçbir
eşdeğer bitkinin yapamayacağı bir biçimde, kanı, akciğeri ve mideyi
temizler. Bu yüzden az veya kötü nitelikli kana, zayıf
akciğerlere ve
böbreklere sahip kişiler, ve sürekli zayıf kalanlar onu kullanmalıdırlar. Akciğer astımında ve
bronşiyal astımda, sinirliot ve
kekikotu
eşit karışımı kullanılabilir. Böyle bir çay harmanı, karaciğer ve mesane rahatsızlıklarında
da çok yararlıdır. Çay harmanı şöyle hazırlanır: İçine
1 dilim limon atılmış 1 bardak soğuk su, 1 çay kaşığı
dolusu nöbet şekeri ile birlikte kaynatılır, 4-5 kere taşırıldıktan
sonra altı söndürülür ve yarım tatlı kaşığı bitki
karışımı (ince kıyılmış) bu kaynar suda
haşlanır
(kaynatılmaz) ve demlenmesi için 1 dakika beklenir. Ağır hastalıklarda
günde 4-5 kere taze çay demlenmesi gerekir. Mümkün olduğunca sıcak ve
yudumlanarak içilmelidir. Sinirliot pekmezi, kanı tüm
zararlı maddelerden arındırır. Her gün yemeklerden önce 1
yemek kaşığı alarak, bu pekmezle gerçek bir kür uygulanabilir.
Kırsal bölgelerde
yaşayanlar, bitkinin
çok değerli bir yara otu olduğunu
bilirler. Tarlada çalışan bir çiftçi ağırca bir biçimde yaralandığında, sinirliot yapraklarını ezerek yarasının üstüne
koyduğunda çok şaşırmıştım (Referans1: M.Treben). Yapraklar yıkanmamış
olduğu halde, yara
iltihaplanmadı. Taze yapraklar
ezildiğinde, çatlaklara, kesiklere, arı sokmasına karşı kullanılabilir. Eski bir
bitki kitabında şöyle deniliyor: "Örümceğin ısırdığı
köpek hemen sinirliota koşar. Sinirliot onu
iyileştirir." Taze
yapraklar iki el arasında ovalanıp, biraz tuzla karıştırılarak
boğaza sarıldığında, guatr küçülür. Sinirliot
ayakkabının
içine yatırıldığında, çok yürümekten oluşan kabarcıkları
iyileştirir. Her çeşit ve hatta en kötü karakterli çıban bile, taze
ezilmiş bitki lapasıyla
iyileştirilebilir. Bu yapraklar, hastalığa
yakalanan bölgeye uygulandığında, kötü karakterli beze hastalıklarında
yardımcı olur. Ama bu tür olaylarda, mercanköşk
yağı veya
kantaron yağı önceden o bölgeye sürülür, iyice
ezilmiş bitki
yaprakları üstüne yatırılır ve bir bezle bağlanır. Kısa
süre içinde iyileşme başlayacaktır. Linz'deki bir konferansta, ezilerek lapa haline
getirilmiş sinirliot yapraklarının
her tür yarayı, on yıldır kapanmamış olsa bile iyileştirebileceğini belirttim
(Referans1: M.Treben). Beş ay kadar sonra yine Linz' de bir konferansa
katıldığımda, bir kadın dinleyici söz istedi:
"Sinirliot yapraklarının eski yaraları da kapatabileceğine
inanmamıştım. Bir komşumun bacağındaki yara 17 yıldır
kapanmamıştı ve kadın artık sokağa çıkamaz olmuştu.
Ona sinirliot yapraklarını götürdüm ve tarif etmiş olduğunuz gibi,
bacağına uyguladım. Size inanmamış olduğum için özür
diliyorum. Yara çok kısa sürede kapandı ve şu ana kadar da bir daha
açılmadı."
Bir başka örnek daha: Savaşta yitirmiş olduğu bacağının yerine
protez kullanan eski bir askerin, uzun süren yaz sıcakları yüzünden,
bacağının kesilmiş olduğu yerde açık yaralar oluşmuştu. Bu
yaralar ne merhemle, ne ışın tedavisiyle ne de iğnelerle iyileştirilemiyordu. Sonunda yaralarına
sinirliot
yaprağı koyduğunda (Yaprak lapası),
yaralar ertesi güne kadar kapandı ve adam yine çalışmaya başladı
(Referans1: M.Treben).
Bir keresinde ben de
(Maria Treben) sinirliot kullanarak başarı elde ettim. Yıllar önce,
kucağıma aldığım torunum, sırf
yaramazlık olsun diye ağzımın kenarını ısırmıştı. Bu ısırık yüzünden bir kaç gün
bayağı ağrı çektim. Sonra, orayı arada sırada
sinirliot özsuyu
ile nemlendirmeye
başladım. Günün birinde orada kötü karakterli bir serlik
oluşabileceğinden korkuyordum. Bir süre sonra, gerçekten de orada
bezelye
tanesi iriliğinde sert bir düğüm fark ettim. Hemen çayırdan bir avuç
sinirliot toplayarak parmaklarımın arasında ezdim ve gün boyunca
o sertliğin üzerine sürdüm. Akşama doğru azalmaya başlayan sertlik,
ertesi
sabah tümüyle yok olmuştu. Hakikaten, her hastalık için bir bitkinin
yetiştiğine inanmak gerek. Yazdığım bu satırlar
(M.Treben), yıllar boyunca bacaklarındaki açık
yaralara katlanmak zorunda kalmış olan yaşlı kişilere de cesaret ve
teselli vermelidir. Sizin yaralarınız da sinirliot sayesinde kısa
sürede kapanacak ve iyileşecektir. Bu konuda yaşın hiç bir önemi yoktur. Yara ile birlikte
şişlik de varsa, ebegümeci ayak
banyosu yapılmalıdır. Banyodan sonra, yaranın kenarlarına
aynısafa merhemi sürülmelidir. Trombozda da sinirliot yaprakları
şiddetle önerilir.
UYARILAR:
Bitkinin bilinen hiç bir yan etkisi yoktur.
Ayrıca
Bakınız: Sinirliot
Tohum Ekstresi
Kullanım
Biçimleri:
Çay
hazırlamak: Yarım veya bir tatlı
kaşığı ince kıyılmış
bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır,
15 dakika demlendikten sonra süzülür.
Yaprak
Lapası: Dar veya geniş yapraklı sinirliot yaprakları
iyice yıkanır ve lapa haline gelene kadar merdane ile ezilir.
Sinirliot
Pekmezi: İki avuç dolusu yıkanmış ve ince kıyılmış
bitki yaprağı lapa haline getirilir. Bu lapaya biraz su, 300 gr nöbet şekeri ve 250 gr çiçek balı eklenir.
Ağır ateş üstünde sürekli
karıştırılarak, koyu bir sıvı elde edene kadar kaynatılır.
Soğumadan kaplara boşaltılarak, buzdolabında saklanır.
|
Sinirliot
türlerinden büyük yapraklı sinirliotun yaprakları oval biçimli,
kısa saplı, kenarları dişli veya dalgalıdır. Çiçekleri grimsi veya
esmer-kırmızı renklidir. Bu tür Karnıyarık Otu (Plantago asiatica) olarak
bilinmektedir. 10-50 cm yüksekliğindeki bu türler çok yıllık
ve otsu bitkilerdir. Çiçekleri küçük ve 4 parçalı olup, gövdenin ucunda
başak durumunda toplanmışlardır. Dünyanın bir çok ülkesinde salata
olarak yenilen bir bitkidir. Beta-karoten,
kalsiyum
ve askorbik asit
(C vitamini), allantion,
apigenin,
aucubin,
baicalein,
linoleic acid,
oleanolic acid,
sorbitol
ve tannin
içerir. Kurutulmuş olgun tohumları 2-3 mm uzunlukta, esmer veya koyu esmer
renkli, kayık biçiminde, tatsız ve kokusuz taneler olup; % 30’ a varan
oranlarda müsilaj
(mucilage) maddeler içerir. Karnıyarık Otu tohumları
diyetlerde kullanılan
çözünebilir doğal bir liftir. Suda
şişer ve dışkının kolay atılımını sağlar. Sindirim sisteminden yumuşak ve rahat bir şekilde
geçmesi için bol miktarda su ile birlikte kullanılır. Diyet
için mükemmel bir yardımcıdır.
Yemeklerden yarım veya 1 saat önce alındığında tokluk
hissi vererek açlığı azaltan,
sindirimi artıran ve kilo
vermenize yardımcı olan (zayıflatıcı) bir ürün olup, kullananların düzenli
öğünlerinde daha az yemek yemesini sağlar. Kandaki yüksek kolesterol
ve trigliserid seviyesini düşürmek
için kullanılır ve kan şekerini
ayarlar. Yapılan araştırmalar karnıyarık otu tohumlarının yüksek yoğunluklu
lipoprotein kolesterolü (HDL-Faydalı
kolesterol) düzeylerini etkilemeden toplam kolesterol düzeyini düşürebildiğini
göstermiştir..
Karnıyarık
Otu Tohumunu kullanmaya
bol su ile 1-2 kapsülle başlanır, eğer gerekirse kapsül sayısı derece
derece arttırılır (Günde en fazla 6 kapsül). Derece derece arttırarak, mide ile
onkiparmak bağırsağı arasında bir vana görevi üstlenen pilor
çevresindeki kan halkasının, geçen lif hacmine basamak basamak alışması
sağlanır.Sinirliot tohumlarının laksatif etkisi, kabuğunun suyla temas ettiğinde
kabarmasından kaynaklanmaktadır. Mideye ulaştığında 40-50 kat genişler ve
bağırsakların çalışmasına yardım eden bir madde (Raghage)
salgılar. Bu jelatine benzer bir kütle oluşturur ve dışkıyı yumuşak bir
hale getirir. Sinirliot
tohumundan elde edilen çözünebilir lifler, buğday kepeği gibi
çözünemeyen liflerden büyük farlılıklar gösterirler. Suyla temas edince,
çözünebilir lifler sünger gibi emici hale gelir, yumuşar ve normal hacminin
birkaç katı hacme ulaşır. Çözünebilir lifler, dışkı ağırlığını
arttırır ve genel olarak dışkının vücuttan atımını hızlandırır.
Diğer laksatifler (müsilajlar) gibi bağımlılık yapma riski yoktur.
Liflerin yapısı bağırsak duvarlarının temizlenmesine yardımcı olur.
Sinirliot Tohumları, çözünebilir lifleri bol miktarda içermesinden dolayı
yumuşak ve nazik bir fırça gibi görev yapmaktadır. Kalın bağırsağın kıvrım
ve oyuklarına sıkışmış olan artık maddeleri parçalar ve yüzeyinde
kaygan bir film tabakası oluşturur. Böylece atık maddelerin hareketini ve
atılmasını kolaylaştırır. Yapılan gözlemsel araştırmalarda
sinirliot tohumlarının düşük yaşam kalitesine (Az lif alımı, az
hareket, sürekli
oturarak çalışma gibi) bağlı
kabızlığı ortadan kaldırabildiği görülmüştür. Çözünebilir lifler
dışkının fazla sıvısını içine çekme özelliğinden dolayı ishali
önler. Sinirliot tohumlarının en önemli özelliklerinden biri bağırsakları toksik
maddelerden temizlemesidir. Çözünebilir lifler, mantarların (Candida
Albica), zararlı bakterilerin, sindirilememiş besinlerin disakkarit
fermantasyon ürünlerin (gazlar,
fazla laktik asit) ve birçok zararlı
kimyasalların vücuttan kolaylıkla atılmasını sağlarlar.
Sayfa
Başı
Şifalı
Bitkilerin Kullanım Biçimleri
Şifalı
Bitkilerin Toplanmaları
Referanslar:
1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın
Eczanesinden Sağlık", Maria Treben , Anahtar Kitaplar Yay., Çev.:
N.Eröztürk, 1994
2-Türkiye'de
Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.,1984,İstanbul
|